Kimseyi Onun Gibi Sevemem Hissi
Neredeyse hepimiz bu duyguyu yaşamışızdır. Yaşadığımız tutkulu ve genelde uzun bir ilişkiden sonra bir daha kimseyi onu sevdiğim gibi sevemem veya kimse beni onun sevdiği gibi sevmez hissi oluşur. Bu histen kurtulmaya çalıştıkça daha da belirginleşir. Genelde de ona çok benzeyen birine âşık olarak ya da yalnızlığı tercih ederek sonuçlanır bu durum. Peki bütün bunların, beynimizdeki bazı kimyasalların bir oyunu olduğunu söylesem?
Beynimizde “Limbik Sistem” denilen bir bölüm var. Bu bölüm, davranışlar, duygular ve uzun süreli bellek gibi fonksiyonlarda söz sahibi diyebiliriz. Özellikle uzun süreli bellek oluşumu en çok bu bölümde gerçekleşiyor. Peki bu limbik sistemin çalışma prensibi nasıl? En basit şekilde şöyle açıklayabiliriz: telefonunuzdaki Whatsapp gibi. Yani en son etkileşime geçilenler en üstte, diğerleri onun altında sıralanır şekilde. Kimseyle yeni etkileşime geçmezseniz en üstte hep aynı kişi kalır. Yeni biriyle etkileşime geçtiğinizde ise en üste o gelir. Beynimizin duygusal işleyişi de bu şekilde…
Kimseyi Onun Gibi Sevemem Hissi
Unutamadığınız o kişiyle bir sürü güzel hatıra biriktirdiniz. O güzel ve tutkulu anılar sizin için yeri başkası tarafından doldurulamaz “ilkler” haline geldi. Çünkü beyninizdeki en son ve en büyük kimyasal değişimi o kişi yarattı. Artık yaptığınız her şey sanki başkasıyla olmaz, gittiğiniz her yer sanki başkasıyla gidilmezmiş gibi.
İyice alıştıktan sonra onu kaybettiniz. Ama beyniniz sanki bir uyuşturucu bağımlısınınki gibi yoksunluk krizleri yaşıyor. Onu geri istiyor. Siz de onu düşünmeye, onu aklınızdan bir türlü çıkaramamaya, gerekirse arayıp mesaj atmaya, en kötü ihtimal sosyal medya hesaplarını gizlice kontrol etmeye başlıyorsunuz. İşte tüm bunları size yaptıran limbik sisteminiz.
Yeni birileriyle tanışsanız, sevmeye çalışsanız bile kendinize kabul ettiremiyorsunuz çünkü son kimyasal yüklemeyle kıyaslanabilecek kadar büyük değil. Bu durum da size “Kimseyi onu sevdiğim gibi sevemem.” Hissi yaşatıyor.
Peki bu durumdan nasıl kurtulacağız? Cevabı hem basit hem de zor: Zamana bırakmak ve yeni duygusal etkileşimler yaşamak. Tıpkı Whatsapp örneğinde bahsettiğim gibi. Siz yeni etkileşimlere girdikçe eskiler zamanla göz önünden çekilecek. Fakat biraz da iradeli olmanız ve yeni etkileşimlerinizde hemen “Onunki gibi olmuyor.” diyerek bırakmamanız gerekiyor. Onu aramayı, mesaj atmayı bırakmalı, gizlice kontrol etmeyi, fotoğraflara bakmayı bırakmalı, hatırası olan yerlere gitmekten kaçınmalısınız. Yoksa her zaman en üstte “o” olacak ve kayıp giden sizin gençliğiniz ve yıllarınız olacak…