Duygusal Boşluk
Duygusal boşluk eminim daha önce herkes bu kelimeyi duymuştur. Kendinizi hiç bu durumda hissettiniz mi ya da etrafınızda olan kişilerin bu durumda olduğunu fark ettiğiniz oldu mu? Bu durumda ne yapılması gerektiğini bilmiyor olabilirsiniz. Kendinize veya çevrenizdeki tanıdığınız kişilere yardımcı olmak ve tavsiyeler vermek için yazımızı okumaya devam ederek bilgilenebilirsiniz.
Duygusal Boşluk Nedir?
Duygusal boşluk bireyin sebebi ve nedenini bilmeden yaşadığı yaşamı keyif almadan sürdürmesidir. Mutluluk, heyecan, şaşkınlık ve neşe gibi durumlara karşı yoksunluk çekmesidir. Bu bireyler genellikle hayatında gelişen durumlara karşı pek tepki vermezler. Tepki vermek istemedikleri için değil tepki verecek kadar bir duygu hissetmedikleri için bu davranışı sergilerler. Hayatlarının üstlerine çökmüş gibi hissettiren bir bıkkınlık hali söz konusudur. Verilen işleri ve günlük rutin işlerini dahil devam ettirecek gücü kendinde bulamazlar. Bu sebepten dolayı da hayatlarında bu süreci yaşadıkları zaman diliminde düzen ve disiplin sağlamaları ne yazık ki oldukça zordur. Bulunduğu durumlar karşısında hayatına karşı hissettikleri memnuniyetsizliklerinden dolayı her şeyden sıkılmış bir ruh halinde bulunmaları da oldukça normaldir.
Belirtileri Nelerdir?
Duygusal boşluk yaşayan bireyler genelde hayattan tat alamadığını fark ederler. Normalde onları çok mutlu edecek olaylara bile oldukça duygusuz bir ruh halinde oldukları için mutsuz olurlar. Bazen dışarıdan ona gelen güzel davranış ve hediye gibi olumlu eylemlere karşı taraf yanlış anlamasın diye düşünerek gülümsemeye ve sevinmiş gibi yapmaya çalışırlar ancak bu bir şey hissetmeyen bir birey için epey yorucu ve zor bir zaman olduğunu belirtmek isterim. Genel olarak her şeye memnuniyetsiz bir yaklaşımları olur. Hayatın devam ettiğini ve yaşamın aktığının farkındadırlar ancak onlar kendilerine ait olan bu yaşamı sanki 3. bir şahısmış gibi dışarıdan izliyor hissine kapılırlar.
Aile, arkadaş, sevgili, çocuk ve eş gibi yakınlarına olan sevgilerinin yersiz ve anlamsız olduğunu düşünmeye başlarlar. Aidiyet konusunda karmaşa yaşayarak kendilerini bir yere ya da insana ait hissedemedikleri için ikili ilişkilerinde problem yaşamaya başlarlar. Yalnız olduklarını git gide yalnızlaşmaya başladıklarını düşünerek kendilerini toplumdan izole etmeye çalışırlar. Bu süreçte bir şeyler hissetmek, mutlu olmak istedikleri için yanlış kararlar vererek alkol, kimyasal ve uçucu madde gibi alışkanlıklara eğilim gösterebilirler. Zararlı madde yöneliminin en çok bireylerin boşluk hissinde ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Bunun sebebi ise yaşadıkları duygusal açlıktan dolayı kaynaklıdır. Bu açlık duygusunu bastırmak veya yerini doldurmak amaçlı yapılan bir davranıştır.
Duygusal boşlukta olan bireylerin bir diğer yönelimi ise fazlaca yiyecek ve atıştırmalık tüketmektir. Yine bunun sebebi duygusal açlığını bastırmak adına yerine başka şeyleri koymaya çalışmaktan kaynaklanmaktadır. Sağlıksız yemeklere yönelirler. Zaman ile kilo almaya başladıkları için daha da içine kapanarak bu duygudan kurtulamayacağını düşünmeye başlarlar. Kendilerini çıkmaza sokan bir döngüye girerler. Ayrıca fazlaca alışveriş isteği de bundan kaynaklanmaktadır. Hayatında eksikliğini çektiği şeylerin yerini aldığı eşyalar ile doldurmaya çalışırlar. Bu şekilde geçeceğini düşünürler. Buna istifçiler de dahildir. Yenilen yemek, alınan eşya, istif edilen her şey bu bireylere anlık tatmin duygusu yaşatır.
Kendilerine yeni bir dünya kurmaya çalışırken aslında kendilerini yardım edilmediği sürece sonsuz bir döngüye soktuklarından haberleri yoktur. Duygusal boşluktan kurtulmadıkları taktirde bunu fark edemeyeceklerdir. Zaman ile bu artık boşluk hissi ile kalmayarak ağır depresyona girer ve ne yazık ki işler bu raddede daha da zorlanmaya başlar. Artık sadece hissizlik çekmezler bazı duygular ortaya çıkar ancak olumsuz ve daha zorlayıcı süreç başlar. Artık mutsuz, umutsuz, sinirli, hırçın, asi ve memnuniyetsiz kişiliklere bürünmeye başlarlar. Mutluluğun kendilerinde olmadığına o kadar inanırlar ki bunu dışarıda ararlar ve yanlış davranışlar, alışkanlıklar edinmeye başlarlar. Olması gereken ise boşluk hissine kapıldıkları andan itibaren yardım almalarıdır. Yardım almadıkları veya bunu onaylamadıkları her geçen sürede işler daha da zorlaşarak bireyi her yönden yıpratıcı şekilde oldukça büyük ölçüde etkilemektedir.
Etkileri bahsettiğimiz gibi sadece alışverişten dolayı maddi veya yeme bozukluğundan kolayı fiziki değildir. Manevi olarak büyük bir çöküş yaşadıkları için birey zaman ile kendine yetememeye başlar. Ayrıca yapılan istiflerin çoğunluk ile çöp olduğunu biliyor muydunuz? Çöp biriktiren bireyler ise sağlık konusunda oldukça büyük tehlikeler ile karşı karşıya gelmektedir. Bir çok bakteri ve virüsü bu çöplerden kaparak ciddi hastalıklara yakalanmaktadırlar.
Duygusal Boşluk Nasıl Geçer?
Duygusal boşluk aslında durduk yere oluşan bir şey değildir. Bu yaşadığınız üzücü bir olay sonrası, içinizde saklı kalan acılardan kaynaklı, ağır gelen bir yükün altına girmekten dolayı ya da çocukluğunuzda yaşamış olduğunuz travmalar gibi pek çok olumsuz olaylar dahilinde beklemediğiniz bir anda ortaya çıkan bir durumdur. Birey neden kaynaklandığını anlamadan her şey bir anda tatsızlaşır. Aslında kişi bu durumdan hiç mutlu değildir ancak tek başına işin içerisinden çıkamayacağı için yardım almayan her birey gibi bu sorun devamlılık halini alarak kendisini boşluğa bırakarak sonsuz bir döngüye girmektedir.
Bu sonsuz döngüyü kırmak için öncelikle durumunuzun farkında vardığınız an bunu kabul etmelisiniz. Kendi kendine zaman ile geçeceğini düşünmek ne yazık ki gökten şeker yağmasını beklemek gibidir. Sorunu göz ardı etmek sadece tozu halının altına süpürmektir. Bu şekilde sorunu göremezsiniz ancak o hep orada daha da büyüyerek duracaktır. Bu yüzden kabul edin ve çözüm odaklı davranın. Kendinize ancak bu şekilde yardımcı olabilirsiniz. Sorunun neyden kaynaklandığını tespit etmelisiniz. Kendinize odaklanıp neden olabilecek tüm kötü anı ve farkında olduğunuz travmalarınızı gözden geçirerek kaynağını bulmalısınız. Çünkü asıl problem günlük yaşantınızdan kaynaklanmıyor geride kalmış ve halledemediğiniz, bastırılmış sorunlardan dolayı duygusal boşluk yaşıyorsunuz unutmayın.
Kendiniz ile barışık olmalısınız. Bir kediye veya köpeğe göstereceğiniz merhameti, saygıyı, şefkati kendinize de göstermelisiniz. Kendinize bir hedef belirleyin ve o hedefe doğru ilerleyin. Bu ne kadar zaman alacak olsa da devam edin. Çok büyük hedefler koymanıza gerek yok ufak hedeflerden başlayıp daha sonra başardığınızı gördükçe büyütebilirsiniz. Bu sayede özgüveninizi arttırmış olacaksınız. Azimli ve istikrarlı olun. Pes etmek isteyeceğiniz zamanlar hep olmuştur ve olacaktır da ama pes ederseniz yenilmiş olacağınızı düşünerek başaracağınıza inanın ve devam edin. Kendinizle kalmanın tadını çıkarmayı öğrenerek yalnızlıktan korkmamaya alışın. Kendiniz ile geçireceğiniz kaliteli zamanlar hem sizlere yeni anılar ve tecrübeler kazandırırken hem de yeni bilgileri ve öğretileri keşfederek geliştirir. Bu yüzden yalnız olmaktan korkmayın.
Duygusal boşluk hissiyatını yaşayan bireylerde genellikle bu yazdıklarımızı okuyacak bir istek bile bulunmayabilir. Eğer çevrenizde bu durumu yaşayanlar varsa onları bilgilendirerek öğrendikleriniz ile onlara yardımcı olabilirsiniz. Eğer bu durumu siz yaşıyor iseniz ancak durumunuzu iyiye götürmek için tüm bunları yapacak gücü kendinizde bulamıyor iseniz o zaman uzman bir psikologdan psikolojik destek almanız gerekmektedir. Unutmayın ki sorunlar kalıcıdır sizler onları çözmek istemediğiniz taktirde. Bu yüzden yardım istemek ve terapi almaktan çekinmeyiniz. Ertelemek sadece tekrardan ertelemeyi getirir. Sorunlarınızı bu şekilde çözemezsiniz. Kendiniz için bir iyilik yapın ve bundan sonrasında sorunları halının altına süpürmekten vaz geçin. Sizler değerlisiniz. Geleceğinizi sağlam temeller üzerine inşa edin.